İçeriğime başlarken size ufak bir soru sormak istiyorum; mesleğiniz nedir? Öğrenci, mühendis, tekniker, dijital pazarlama uzmanı, grafiker ya da…? Cevabınız her ne olursa olsun yaşadığımız dönemi de göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum. Neden mi? Çünkü bu dönem içerisinde neredeyse her işimizi ve işlemimizi internet üzerinden gerçekleştirmekteyiz. Instagram’da gezinirken birden psikoloji ile ilgili hesaplara denk gelebilirsiniz. Ya da bir mentor sayfa ile karşılaşmanız olasıdır. Belki de bir diyet önerileri sayfası ile de karşılaşmış olabilirsiniz. Peki, bu ne anlam ifade ediyor? Aslında sorunun cevabı çok açık. İnternet Dünyası’nın mecralarının her alanı pazar yerine dönüşmüş veya dönüşmektedir. Dolayısıyla artık alanında uzman olanlar veya uzman olmak isteyenler ‘kişisel marka nasıl oluşturulur‘ sorusunun cevabını araştırmakta. Aklınıza gelen neredeyse her platform için bu geçerlidir. Facebook, Instagram, YouTube, LinkedIn, Twitter Medium, Pinterest, Blog ve Forum siteleri… Tamam da nasıl?
Bir konu ele alalım. Örneğin, yazılım sektörüne giriş yapmak ve programlama öğrenmek istiyorsunuz. Neler yaparsınız, bu çalışmalara nasıl başlarsınız? Büyük ihtimalle öncelikle Google, Safari, Yandex gibi arama motorlarında “yazılıma nereden başlamalıyım” aramasını yapar, ardından bloglar, makalaler okursunuz. Bununla birlikte YouTube üzerinden de alanında uzman kişilerin videolarını izleyebilirsiniz. Peki ya sonra? Eğer ilginiz bu alana yüksek ise ve gerçekten başarılı olmak istiyorsanız artık kullanmış olduğunuz sosyal medya hesaplarınızdan da yazılımla alakalı sayfaları takip etmeye başlarsınız(instagram: @dogukannet gibi…).
Vermiş olduğum örnekte eksik veya hatalı bir duruma rastladınız mı? Hepimiz böyle yapmaz mıyız? Bunun sebebi, ilgi duyduğumuz alan hakkında bilgi sahibi olmak, uzmanların tecrübelerinden yararlanmak ve buna göre kendi yol haritamızı oluşturmak. Evet, bunu büyük bir çoğunluğumuz gayet iyi biliyoruz. Peki, neden bu hesapları, siteleri takip ederken halen birçoğumuzun dijital dünyada bir mülkü yok? Mülkten kastım, kendinize ait bir blog sitesi veyahut bildiklerinizi paylaştığınız bir instagram hesabı…
Herkesin kendi markasını oluşturmak kendi gayret çubuğunun ucundadır. Eğer birazcık gayret gösterir ve gerçekten yaptığınız işe sevgi/saygı duyuyorsanız muhakkak ki çabalarınız karşılık bulacaktır. “Ne gereği var!” demeyin. Binlerce üniversite mezunu, binlerce işsiz insan geçim kapısı bulmakta güçlük çekiyor. Bunun için onlarca sebep de sayabiliriz; sektörün değersizleşmesi, işverenlerin acımasızlığı, düşük fiyata yüksek performans beklentileri, tanıdık aracılığıyla işe girmeler, şirket içindeki takım üyelerinin birbirine güvensizliği vs vs…
Tamam. Bunlar buz dağının görünen kısımları. Peki, biz ne yapacağız?
Kişisel Markanızı Oluşturmak
Kesinlikle kendimizi geliştirmek için çaba sarf edeceğiz. Bu herkesin yaptığı gibi standart çabalar, çalışmalar olmamalı. Elle tutulur, gözle görülür projeleriniz olmalı. Günümüzde işveren markalar, firmalar sizin sosyal medya hesaplarınızı da takip etmekte. Emin olun ki, sizin ne yaptıklarınızdan haberdarlar. Açıkçası ben bir işveren olsam, işe alacağım çalışanımın sosyal medya hesaplarını mülakat öncesinde incelerim. Böylece onun hakkında birçok bilgi sahibi olabilirim. Nelerden hoşlandığı, nasıl bir karaktere sahip olduğu, çalışkan mı tembel mi olduğu büyük ihtimalle belli olacaktır. Bunun haricinde eğer işe alacağım potansiyel çalışanımın sosyal medya üzerinde bir de marka hesabı varsa(örneğin, yazılımla alakalı bilgi paylaşımları yaptığı bir sayfa) bu kişi, beni kesinlikle etkiler. Neden mi?
Çünkü yaptığı işe olan sevgisi aşikardır. İnsanlara bir şeyler katmak istiyor ki bu hesabı açmış ve yönetiyor… Çok büyük ihtimalle ekip çalışmasına da uygun bir kişilik. Aynı zamanda dijitale çalışmalara ve dolayısıyla dijital pazarlamaya da yatkın. Geriye ne kalıyor ki? Daha mülakata başlamadan önce bu kişi, işverenin gözünde avarajdan 5 puan alır(10 üzerinden). Hadi bir de bu kişinin bir blog sitesi olsun. Sitesini inceler, paylaştığı yazıları okur ve buna göre de ayrı bir çıkarım da bulunurum. Siz olsanız bu kişiye karşı nasıl bir izlenimde bulunursunuz? Bir yazılım şirketiniz var. İşverensiniz. Nasıl bir çalışanınız olsun istersiniz? Değer katan mı, standart mı, vasat mı?
Cevaplarınızı duyar gibiyim. Hal böyleyken “değer katan” kefesinde olmanız için yapmanız gerekenler vardır. Yukarıdaki satırlarda bunu örnekleyerek açıkladığımı düşünüyorum. Bununla birlikte bir de size bizzat şahit olduğum bir hikayeyi anlatmak istiyorum. Bu hikaye, benim yeni mezun meslektaşlarım arasında geçmektedir. Aslında bu hikaye biraz da karşılaştırma içermektedir. Arkadaşlarımın isimlerini değiştirerek paylaşmak istiyorum.
Atilla ve Ali, yakın 2 arkadaşım. Atilla, üniversite hayatımız boyunca gerçekten çok başarılı birisi olmuştur. Derslerde notlarını hep tam tutar, iyi olmadığımız derslerde bize hep yardımcı olmuştur. Öyle ki, arkadaş çevremizde ona “hocam” diye hitap etmekteydik. Ama Atilla, sadece üniversitenin verdiği eğitim çerçevesinde kendisini yönetti ve buna göre çalışmalar yaptı. Evet, Atilla çok çalışkandı ve öyle ki 3.10(4 üzerinden) ortalama ile mezun oldu.
Ali ise çok da başarılı bir arkadaşım değildi. Neredeyse her dönem ortalama 2-4 arası dersi alttan kalırdı. Kimin kalmadı ki(Atilla hariç ?). Ama ruhunda girişimcilik vardı. Okurken aynı zamanda “şu ana” ve “geleceğe” yatırım yapmasını da biliyordu. Henüz üniversite 1. sınıftayken kendine ait bir blog sitesi açtı. Derste öğrendiklerinin yanı sıra araştırarak keşfettiklerini de blog sitesinde güzel bir anlatımla takipçileriyle paylaşıyordu. Sonrasında sadece arama motorlarına yönelik bir çalışma yapmanın kendisine yeterli gelmediğini söyledi ve bunu beslemek için bir de instagram hesabı açtı.
Böylece hem instagramdan hem de internet sitesi aracılığıyla kendine sadık bir kitle edindi. Kitleleri de bir araya toplamak için instagramdan web sitesine yönlendirmeler, web sitesinden de instagrama yönlendirmeler yaptı. Ali, her geçen gün kendini “uygulamalı” alanda geliştirmeye de devam ediyordu. Geliştirdiği yazılımları kişi ve kurumlara satıyordu. Ve öyle ki üniversite 3. Sınıfın sonlarında hatırı sayılır bir maddi birikim elde etmişti. Bu başarısının ödülü olarak da kendisine güzel bir motosiklet almıştı. 4. Sınıfa geçtiğimizde ise Ali edindiği bağlantılar ve yaptığı projelerin dikkat çekmesi ile birlikte büyük bir kurumsal şirketten iş teklifi aldı. E tabi ki bu teklifi kabul etti. Henüz öğrenciyken kendini bir marka haline getirdi ve yine öğrenciyken harika işlere imza attı ve daha mezun bile olmadan büyük bir şirkette iş başı yaptı.
Peki, Atilla şimdilerde ne yapıyor dersiniz? Maalesef ki halen(aradan geçen 2 yıl) iş arayışında… Üniversite yıllarında hepimiz onun Türkiye’nin önde gelen firmalarında çalışacağına kesin gözüyle bakıyorduk. Bu durumda olmasına halen de şaşırmıyor değiliz. Ancak buradan çıkarttığım ana fikir, sadece çok çalışmak başarı getirmez. “Çok, doğru ve etkili çalışmak” size hayallerinizin kapısını aralayacaktır.
Sosyal medyaya bir göz atın. İnsanlar artık markaların kendileri ile “kurumsal” olarak iletişim kurmasından hoşlanmıyor. İnsanlar artık markalarında “samimi ve kişiye indirgenen” bir dinamiğe sahip olmasını istiyorlar. Dönemimiz bunu gerektiriyor. Ve bu yüzden de kurumsal markalar artık müşteri yorumlarına ve verdikleri cevaplara büyük önem gösteriyor. Bundan dolayıdır ki, artık büyük firmalar bile müşteri yorumlarına verdikleri “samimi” cevaplar gündeme oturabiliyor.
Hal böyleyken, kişisel markalar sizce önemsiz olabilir mi? Cevap, ASLA. Kişisel markanızı oluşturmak için bir profesyonel olmaya gerek yok. Aksine sektörünüz içerisinde seviyeniz ne olursa olsun bir hesap açın, bir internet sitesi oluşturun ve ne biliyorsanız paylaşın. Her geçen gün edindiğiniz tecrübeler sayesinde daha iyisine hızla ilerleyeceksiniz. İnanın bana, bu böyle olacak. Yeter ki araştırmacı olun, çalışkan olun ve etkili çalışın. Sonuç, başarı!
Peki, şimdi sen ne yapacaksın? Standart düzeyde devam mı yoksa fark oluşturmaya ve sektörde aranan kişi olmaya yelken açmak mı? Tercihini yorumlarda lütfen belirt.
Buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. Umarım fikirlerinizin oluşmasında ve şekillenmesinde yardımcı olabilmişimdir. Soru, görüş ve önerilerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yorumlarda bekliyorum ve herkese cevap veriyorum. ?